Pandemi sonrası yeniden şekillenen iş dünyasında kurumların ve liderlerin 'sosyal etkisi' büyük önem taşıyor. İtibar yönetimi, kurumsal iletişim, marka yönetimi ve yetenek yönetimi kavramların yeniden şekilleniyor.
Bu hafta Out of the Box Talks serisinin 27.sini , Kurumsal İletişimciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı, Bilim Virüsü ve Science of Impact Kurucusu, Etki Danışmanı, ödüllü sosyal girişimci Şule Yücebıyık ile gerçekleştirdik. İletişimin geleceğini, etkili kurumsal iletişim stratejisinin olmaz olmazlarından, sosyal girişimciliğe, kurumsal yaşamdan girişimcilik deneyimine pek çok konuyu ele aldık. Programın ilk bölümünde ağırlıklı olarak sosyal etkiyi konuştuk. Sizlere bu bölümün bir özetini sunmak istedim.
Hayırseverlik, itibar yönetimi, sürdürülebilirlik derken bu sosyal etki nereden çıktı?
Sosyal etki, kurumların ve liderlerin toplumsal bir soruna, çözüm bulma amacıyla değişime ve sonuca odaklı bir şekilde yaratıcı ve yenilikçi fikirleri hayata geçiren sürdürülebilir bir değişim yönetimi.
Bu etki kavramının içinde pek çok başka iç kavram var. Burada neler var? 5 maddede özetliyor Şule Yücebıyık:
Liderlerin toplumsal bir soruna çözüm bulma motivasyonu var.
Burada -mış gibi yapmamak var: Soruna hafifçe dokunup, biz de çok duyarlıyız bu konuda demek yok. Hakikaten o sorunun çözümüne ilişkin bir değişimi ortaya koymak var.
Sonuca odaklı olmak var: Sorunu bir tarafından ele almak yok. Sorunu bütünsel bir şekilde almak, bunu sonuca götürmek var.
Yaratıcılığı ve yenilikçiliği kullanmak var; buna sosyal inovasyon diyoruz. Bugünün sorunları dünün yöntemleri ile çözülmüyor maalesef. Bugünün sorunları gerçekten çok ağır; sosyal eşitsizlikler, adaletsizlikler, yoksulluk, pandemi, siber suçlar…Bu sorunlar, bir insanın, bir kurumun bir liderin altından kalkamayacağı kadar karmaşık ve tekil. Dolayısıyla bunlara yaratıcı ve yenilikçi çözümler bulmak, sürdürülebilir çözümler getirmek var.
En önemlisi de burada birlikte haraket etmek güdüsü var.
Yücebıyık, daha önce yaptığı, yönettiği kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin de çok yeterli olmadığının farkında ve ekliyor ‘sosyal sorumluluk ta evrimleşiyor ve dönüşüyor.’ Deneyimlerini anlatmaya devam ediyor: ‘Eskiden bir kurum, bütçe ayırır. Bir okul yaptırır. Bir bölgeyi ağaçlandırır ve bir bölgenin sosyal refahı için bir sosyal proje yapar, sonra o bölgeden çekilir…Bunların sürdürülebilir olmadığı anlaşıldı.’ Zaman içinde artık bunlara kaynak ta ayrılamayacağı anlaşıldı. Şirketler de kâr dengelerini ve sürdürülebilirliklerini korumak zorunda. Dolayısıyla bu kurumların kolektif bir şekilde değer zincirini harekete geçirip, paydaşları harekete geçirip beraberce projelerin yapılması gerektiği anlaşıldı.
Etki danışmanları ile tanışın.
Sosyal etki için beraber hareket etme, ortaklıklar kurma gibi de bir unsur var. Böyle karmaşık bir süreci, odağında iyilik anlayışı olan bir iş anlayışı bunu yönetenlere de etki danışmanları deniyor. Bu süreci yönetmek için etki danışmanlarına veya etkiyi odağına almış uzmanlar grubuna ihtiyaç var
Konuşmamız sırasında aklıma Paris Anlaşması süreci 2015 yılında çok hızlı bir şekilde kurulan 10binden fazla platform, işbirliği ve ortaklıklara rağmen iklim değişikliği ile mücadelede istenen seviyede olmadığımızı hatırlatıyorum. Merak ediyor ve soruyorum: Şule Yücebıyık, Türkiye’de şirketlerde neyi değiştirmek gayesiyle, nerede etki sağlamak amacıyla Science of Impact’i kurdu?
Etki danışmanına ihtiyaç duyan şirketler ne tür şirketler?
Birşeyi değiştirmeden önce biraz gözlem yapmak gerektiğini, toplumun değişimini hissetmeye çalışmak gerektiğini vurguluyor Şule Yücebıyık. Anlatıyor: Hep ‘pandemiden sonra’ değişim vurgusu yapılsa da aslında, pandemiden önce artık değişimin kaçınılmaz olduğu, artık toplumun bu yaşamın hayatın, dünyanın sorunlarına çare bulan kurumlara ihtiyacı olduğu ortaya çıktı. Kurumların da ana misyonlarının kâr etmek değil, hissedarı memnun etmek değil, artık toplumsal sorunlara fayda yaratmak, çözüm üretmek bunu yaparken de, tek taraflı bir hayır severlik yok, şirketlerin kârlılığını gözeterek iş modellerini değiştirmek gibi bir ihtiyaç olduğu ortaya çıktı.
Hatta, 2019 yılında Business Roundtable, 81misyonun üyesi olduğu bir iş konseyi, toplantısında CEOlar, bir sözleşmeye imza attılar.
“Biz bugüne kadar yanlış yaptık. Biz bugüne kadar şirketlerin varlık sebebini hissedarlara para kazandırmak olarak belirledik. Ancak bugünden sonra, bu yaklaşımımızı değiştiriyoruz. Biz bugünden sonra, çalışanı, müşteriyi, tedarikçiyi, üretim yaptığımız yerdeki yerel halkı, oradaki yaşamı, çevreyi gözeten bir iş modeli kurmaya söz veriyoruz.”
Bu, pandemi öncesinde çok devrimci bir sözleşmeydi, iş dünyasında. Artık, kârlılıktan daha çok, en azından kârlılık kadar, sosyal etkiyi, topluma faydayı önceliklendiren bir iş modelinin geldiğinin habercisiydi.
Pandemi var gündemimizde, gelir eşitsizliği, cinsiyet eşitsizliği, yoksulluk yanında bir de şu an Dünya genelinde savaş ve siyasi problemlerden kaynaklı 60 milyon kişi göç ediyor dünyada. Bu göçü alan ülkeler arasında, 4 - 5 milyon göçmenle Türkiye birinci sırada. Önümüzdeki on yılda, iklim krizine bağlı, tarım alanlarının yok olması, kuraklık, afetler…vb kaynaklı göç hareketinin bundan çok daha fazla olacağını söylüyor araştırmacılar.
Böyle bir dünyada neyin kârından bahsediyorsunuz? Kâr odaklı olmaktan nasıl bahsediyorsunuz? Önceliğiniz nasıl bu olabilir? Biraz düşünmek, biraz okumak, biraz gözlemlemek gerek elbette. Yücebıyık, “Dünyayı gözlemlemenize gerek yok, sokağınızı bile gözlemleseniz, zaten sorunları görüyorsunuz. Dolayısıyla şirketlerin önce o cam kulelerden çıkması gerekiyor ki, çıktılar. Artık orayı tartışmıyoruz.
Daha sonra kurum kültürleriyle, markalarıyla, onlara yükledikleri anlamla, çalışanlarıyla, bütün paydaşlarıyla, bütün toplumla yaşama hizmet eden, yaşamı dönüştüren, değişimi tetikleyen, sürdürülebilir iş modellerini kullandıkları bir değişim yönetimi ile sosyal etkiyi tarifliyoruz.” Diyor.
Sosyal etki: İyiliğe odaklanan bir iş anlayışı, değişime odaklanan bir iş modeli
Bu bölümü kapatırken son bir soru soruyorum: Büyük şirketler, büyük ekipleri ile bu çalışmaları yönetiyor, kendilerini geleceğe hazırlarken iyi araştırmacı ve araştırma şirketleri ile çalışıyor.
Peki ekonominin motoru olan küçük ve orta ölçekli işletmeler, ekonomik krizle mücadele ederken sosyal etkiyi nasıl büyütebilecekler? Diğer örneklerde olduğu gibi büyük şirketlerin belirlediği standartlar ve eğitimler yeterli olacak mı?
Burada devletin regülasyonlarla bu süreçteki rolüne vurgu yapıyor. “Her büyük şirketin uyması, hesap verebilir olmasını sağlayan gereken regülasyonlar olmazsa, hukuk iyi işlemezse büyük şirketlerinde buna uymayacağını tahmin edebilir” diyor Yücebıyık. Bu reg]lasyonlarin olduğu varsayımı bir kenara, büyük şirketlerin misyonunu hatırlatıyor: büyük kurumların tedarikçileri üzerinde inanılmaz bir baskı ve yaptırım gücü var. Bunu olumsuz anlamayalım: Onları değiştirme gücü var. Değiştiremediği durumda yaptırım. Gücü var: çocuk işçi çalıştırmayacaksınız, cinsiyet eşitliğine önem vereceksiniz,…vb konularda küçük şirketleri, tedarikçileri çok güzel bir şekilde dönüştürebilirler, eğitebilirler ve onlara yatırım yapabilirler.
Programın devamında etkili kurumsal iletişim stratejisinin üç olmazsa olmaz başlığı, son dönemde yaşadığımız iletişim kazaları ve sektörün buna tepkisi, Bilim Virüsü…vb çok konu üzerine oldukça doyurucu bir söyleşi gerçekleştirdik. Aşağıda izleyebilirsiniz.
Kariyer Dönüşüm Akademisi Instagram ve Linkedin sayfalarını, Arzu Tekir - Out of the Box Talks YouTube programlarını takip etmeyi ve bir de beğendiğiniz içerikleri ve programları paylaşmayı unutmayın.
İyi haftalar.
Arzu Tekir
Kariyer Dönüşüm Akademisi, Kurucu
Yazar, Şimdi Senin Zamanın | Kariyerini Dönüştürmek İsteyenlere Öğrenilmiş Dersler Kitabı
Out of the Box Talks Serisi Yapımcısı ve Moderatörü
Comments